Bu kitap sadece edebiyat ile ilgili ya da ilgilenmeyi düşünen kadınların değil, tüm kadınların okuması ve kendi hayatlarına kılavuz edinmeleri gereken bir yapıt.
Kitap Virginia Woolf'un 1928 yıllarında verdiği iki konferansın metinlerine dayanmakta. Yani 1900'lü yılların başı. Kadınların okula gitmelerinin, edebi ve sanatsal faaliyetlerde bulunmalarının yasak olduğu dönemler. Bugün 21. yüzyılda kadınların mücadelesi ne yazık ki hala devam etmekte. Dolayısıyla Woolf'un seslenişi sadece kendi dönemine değil, yüzyıl sonrasına da hitap etmekte. Yani aslında kadına dair, zaman üstü bir eser.
Kitaptaki ana tema; kadının edebiyat dünyasında erkekler kadar yer edinememesinin nedenleri. Woolf bunu öncelikle kadına verilmeyip, erkeklere verilen haklar üzerinden irdeliyor. Eğitim hakkı olmayan, özgür yaşama imkanı elinden alınmış, kamusal alana karışamayan, ev içine hapsolmuş bir kadının elbetteki bir iz bırakmasının beklenemeyeceğini söylüyor.
Bu sırada; pek çok edebi eser metinlerinden, erkek ve kadın yazarların yapıtlarından, bir eleştirmencesine irdeleyerek örnekler sunuyor. Pek çok kadın yazarın, yazarlık yapmalarının yasak olduğu bu dönemde, gizli saklı eserlerini yazma mücadelesini de paylaşıyor. Hatta kitabı okurken bazı kadın yazarların eserlerini okuduğunuzu ancak o eserlerin o kadınların hangi zor mücadeleleri ile hangi koşullarda yazıldığını daha önce hiç düşünmemiş olduğunuzu fark edip, o yazarlara karşı kendinizi mahcup hissediyorsunuz.
Woolf bu handikaptan kadınları kurtarmak için onlara yol göstermekten de geri durmuyor. Ve kitaba damgasını vuran, şu kelimelerle dile getiriyor düşüncelerini:
"Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın."
Bu; tüm zamanlar için geçerli olacak, bütün kadınların baş ucunda tutması gereken eşsiz bir öğüt. Eyleme geçirilmesi gereken bir öğüt. Mutlaka edebiyat ile ilgili olması gerekmiyor. Hayalleriniz, tutkularınız, hedefleriniz ne olursa olsun, onların ardı sıra giderken, Woolf'un sözleri hayat düsturunuz olsun.
Virginia Woolf'un kitabını çok güzel tanıtmışsınız. Kaleminize sağlık. Victoria Çağı’ndan nefret eden Woolf, kadınların bu çağda okula gönderilmemesinden ötürü erkek kardeşleri gibi okuyamamış ve eğitimini evde tamamlamak zorunda kalmıştır. Belki bu nedenle o dönemde kadınları yazma konusunda yüreklendirmiş olabilir.
YanıtlaSilBaşta Woolf’un veliahtı olarak görülen Sylvia Plath (gizdökümcü şair, o da gazı açarak intihar etmiştir) olmak üzere Gabriel Garcia Marquez, Truman Capote, Margaret Atwood gibi isimlere ilham kaynağı olmuştur. Woolf, keşke bipolar bozukluğunu yenebilmiş olsaydı ve "Saatler" filminde zihnimize kazılan o sahneyi gerçekte yaşamamış olsaydı.