Türkiye gündemini takip etmek çok güç. Her gün hatta günün her saatinde gündemimiz değişebiliyor. Siyasal tarihimizde ise darbelerin yeri ayrı. Yaşım gereği geçmiş darbeleri bizzat yaşamadım. Ancak ülkenin durumu her kötüye gittiğinde işin sonunu darbeye bağlayan yorumları büyüklerimden pek çok kez dinledim. Her dinlediğimde de gülüp geçer, zaman değişti, darbeler devri artık bitti, derdim. Ama bitmemiş.
12 Aralık 2016 Pazartesi
30 Kasım 2016 Çarşamba
Yazar Olabilir miyim? - SEMİH GÜMÜŞ
Son dönemlerde e-kitaplara, bloglarda yazılan eserlere, yayınlanmış onlarca kitaba bakınca sanırsınız ki herkes yazar. Oysa ki bunlar arasında gerçekten edebi değeri olan yapıtların sayısı öylesine az ki. Bu durum benim gibi kitaplar ile arası iyi olan sıkı okuyucuların kendi kendilerine; yazarlık öğrenilebilir mi, yoksa sadece özel yetenekleri olan kişilere has bir özellik midir? diye sormalarına neden olmakta.
22 Kasım 2016 Salı
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi - AYFER TUNÇ
Tek kelimeyle sıradışı ve şaşırtıcı bir kitap. Kitabı okurken romanın içinde kayboluyorsunuz. "Kaybolmak" mecazi bir ifade değil, gerçekten kayboluyorsunuz. Karakterler ve olay örgüsünde gezinirken arada bir duruyor, soluklanıyor, geçmiş sayfaları anımsamaya gayret ediyor ve sonra kaldığınız yerden devam etmeye çabalıyorsunuz. Bu çaba sizi zaman zaman yoruyor. O zaman kitaptan başınızı kaldırıyor, derin bir soluk alıp duraksama ihtiyacı duyuyorsunuz. İşte tam bunları hissederek ilerlerken, yazar; olaylar ve karakterler arasında öyle bir bağ kuruyor ki o noktada şaşkına dönüyorsunuz.
Siddhartha - HERMANN HESSE
Hermann Hesse ; isminden de anlaşılacağı üzere bu kitabında Siddartha Gautama ya da daha çok bilinen adı ile Buda'nın hayat hikayesinden esinlenmiş hatta bire bir Buda'yı anlatmış demek daha doğru olur.
Bu nedenle kitabı okumaya başlamadan önce Buda hakkında kısa bir bilgi edinmek, romanı daha anlaşılır kılacaktır. Bu konuda sanırım bu adres size yardımcı olabilir.
25 Ekim 2016 Salı
Cemo - KEMAL BİLBAŞAR
Kemal Bilbaşar'ın Türk Dil Kurumu Roman ödülünü kazanmış olan eseri Cemo; Doğu Anadolu'nun aşiret düzenini, etnik yapısını, birey olamayan köleleşmiş insanlarını, meta gibi alınıp satılan kadınlarını konu alır.
Son dönemlerde Kurtuluş Mücedalesi ve Cumhuriyet dönemi Türkiye'sini daha iyi anlayabilmek için o dönemi yansıtan romanlar okuyorum. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban adlı yapıtı İnönü Zaferleri ve Sakarkarya Meydan Muharebesi'nin cereyan ettiği dönemlerde ki Anadolu Halkını resmederken, Kemal Bilbaşar'ın Cemo'su da Cumhuriyetin ilk yıllarında kul olmak, bir ağaya tabi olmak dışında birey olarak kendini var edemeyen Anadolu insanının, Cumhuriyet rejimi ile imtihanını konu alır.
13 Ekim 2016 Perşembe
Yaban - YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
6 Ekim 2016 Perşembe
ATATÜRK Bir Milletin Yeniden Doğuşu - LORD KINROSS
Lord Kinross'un ATATÜRK adlı eseri, Mustafa Kemal'in hayat hikayesi olduğu ölçüde, Türkiye Cumhuriyeti'nin de doğuş hikayesidir. 1952 yılında İngiltere Hükümeti Lord Kinross'u Atatürk hakkında biyografi yazmakla görevlendirmiştir. Beş yıl boyunca arşivlerde geçen uzun soluklu bir çalışmanın ürünüdür bu eser.
23 Eylül 2016 Cuma
Ömür Diyorlar Buna - AYFER TUNÇ
"Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" adlı kitabı yıllar önce sırf adı dikkatimi çektiği ve 70'li yılları anımsayarak, hüzünlenip, gülümsemek için okumuştum. Kitabın yazarının Ayfer Tunç olup olmadığına bile dikkat ettiğimi sanmıyorum. Ancak içerik oldukça samimi, yazım dili akıcı ve anlaşılır idi. Özetle, sevmiştim bu kitabı.
Daha sonraları günümüz kadın yazarlarını araştırırken Ayfer Tunç ismi dikkatimi çekti. Bu blogda sizlerle paylaştığım "Yeşil Peri Gecesi" ni kitap ismi için değil, bizzat Ayfer Tunç adı için, O'nu yakından tanıyabilmek adına okudum. Anlatımı, konusu, üslubu ile beni sarmıştı bu kitap.
Daha sonraları günümüz kadın yazarlarını araştırırken Ayfer Tunç ismi dikkatimi çekti. Bu blogda sizlerle paylaştığım "Yeşil Peri Gecesi" ni kitap ismi için değil, bizzat Ayfer Tunç adı için, O'nu yakından tanıyabilmek adına okudum. Anlatımı, konusu, üslubu ile beni sarmıştı bu kitap.
23 Ağustos 2016 Salı
Fareler ve İnsanlar - JOHN STEINBECK
Yalnızlığınızın tek ilacı, can yoldaşınız, biricik dostunuz. Öldürülmesi kaçınılmaz. Trajik bir son ile karşı karşıya. Bu durumda ne yaparsınız ? Öldürülmesini seyreder misiniz, yoksa silahı elinize alıp, tetiği bizzat siz mi çekersiniz ?
İşte kitaptaki hikaye örgüsünün en can alıcı sorusu ya da düğüm noktası buydu kanımca.
19 Mayıs 2016 Perşembe
Suzan Defter - AYFER TUNÇ
Biri yalnızlığını ve sevgisizliğini içe kapanarak, ana rahmine benzettiği evinden dışarı çıkmayarak yaşayan, diğeri ise inadına dışarı çıkıp unutmaya çalışan birbirine yabancı iki insanın karşılaşması bu hikaye.
Her ikisi de günlüklerine anlatır hikayelerini. Sayfaları okurken bir kadının, bir adamın duygu dünyasında gezinirken bulursunuz kendinizi. Birbirleri ile karşılaşıncaya dek, salt kendi pencerelerinden anlatırlarken yaşantılarını, sonra birbirlerinin gözlerinden de tanık olursunuz hayatlarına. Hangisi gerçek bocalarsınız bir an.
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Sıcak Külleri Kaldı - OYA BAYDAR
Sıcak Külleri Kaldı, Oya Baydar ile ilk karşılaşmamız. Ve sanırım sonuncusu da olmayacak. Romanın ana kadın figürü Ülkü ile yazarın kendi yaşam hikayesi arasında örtüşen pek çok noktalar var. Oya Baydar da tıpkı roman karakteri gibi Fransız Lisesini bitiriyor. Ardından İstanbul Üniversitesi ve üniversite yıllarında hak, eşitlik, adalet umudu yüklü gençler ile birlikte verilen mücadeleler, sosyalist kimliği nedeniyle hapse girişi, 12 Eylül darbesi sırasında kendi ülkesini bir süreliğini terk edip yurt dışında yaşamak zorunda bırakılışı. Tüm bunları romanın kurgusunda Ülkü karakteri üzerinden okuyucuya yansıtıyor.
25 Nisan 2016 Pazartesi
Kitabın Kapağındaki Efsunlu Kadın Kim?
Kırmızı Saçlı Kadın - ORHAN PAMUK
Solgun bir mizaç, hüzünlü bakışlar, keder yüklü bir duruşa inat coşkuyla dalgalanan saçlar; ismi Elizabeth Siddal. 1800'lü yıllar, bir şapka dükkanında tezgahtardır , Siddal. Ancak yüzünün ifadesi öyle dikkat çekicidir ki, bu durum fark edilmesine sebep olur ve ressamlara modellik yapmaya başlar. Bu ressamlardan biri de Dante Gabriel Rosetti'dir. Rosetti ile Siddal arasındaki ressam modellik ilişkisi, zamanla aşka dönüşür ve evlenirler.
15 Nisan 2016 Cuma
İçimizdeki Şeytan - SABAHATTİN ALİ
Aslında kitabın başlığı pek çok şeyi anlatıyor. Engel olamadığımız zaaflarımız neticesinde yaptığımız ve hatta her seferinde bu son dememize karşın ısrarla tekrarladığımız hatalarımızı, şeytana havale etmekte üstümüze yoktur. Oysa ki suçlu, kendimizden başkası değildir. Peki; ya yaşam koşulları? Tekrarlanan hataların, karşı konulamayan zayıflıkların müsebbibi, hayatın zorlu koşulları olamaz mı? Olur elbette, ancak son kertede, zayıf bir mizaca sahip olmak da bir kabahat belki de..
8 Nisan 2016 Cuma
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - STEFAN ZWEIG
Karşılıksız aşk, nasıl böylesine incelikli anlatılabilir? Ya da bir erkek, bir kadın ruhunun hezeyanlarına nasıl bu kadar vakıf olabilir ? O kişi, Stefan Zweig ise bu mümkündür. Zweig ile sözcükleri vasıtasıyla tanıştık. Gayet iyi biliyorum ki O; naif, incelikli, kırılgan bir ruha sahip. Ve ruhunu yazıya öylesine yansıtıyor ki, okurken bir şeylerin taa içinize işlediğini hissediyorsunuz.
31 Mart 2016 Perşembe
Afgan Dramının Yazarı - KHALED HOSSEINI
Yazdığınız ilk roman ile en çok satanlar listesinde, dünya sıralamalarında birinci oluyorsunuz. Kitabınız farklı dillere çevriliyor. Hollywood'un dikkatini çekip, Amerikalı bir yönetmen tarafından filmi çekiliyor. Bu da yetmeyip, Oscar'a bile aday gösteriliyor. Müthiş değil mi? Bunun canlı, somut ve en yakın örneği Khaled Hosseini (Halit Hüseyni).
24 Mart 2016 Perşembe
Siz De Görme Engelliler İçin Kitap Okuyabilirsiniz...
Kendimi bildim bileli karanlıkta duramam. Çoğu kişi karanlık fobim olduğunu düşünse de asıl korkum kör olmak. Zifiri karanlıkta bir şey görememe durumu bende kör oldum algısına dönüşüyor ve paniklememe neden oluyor. Aslında tüm korkularımızın geçmişe dayanan bir hikayesi var. Benim ki de çocukluğumda geçirdiğim göz ameliyatı sonrası üzerimde kalmış bir korku.
18 Mart 2016 Cuma
Hüseyin Avni Dede'yi Tanıyor Musunuz ?
Acıya Kurşun Geçmez - Hüseyin Avni Dede
Çocuktum, okuma yazmayı henüz bilmiyordum. Evdeki kütüphaneden herhangi bir kitabı alır, sayfalarını açar, kendimce kurguladığım bir hikayeyi okuyormuş gibi yapardım. Zavallı annem ise hiç sesini çıkarmadan dinlerdi beni. Okul çağım henüz gelmemişti ama ben ısrarla okula gitmek, okuyup yazmak istiyordum. Israrlarıma dayanamayan ailem beni anaokuluna gönderdi. Tam bir hayal kırıklığı idi. Ben; kağıt, kalem ve kitapları düşlerken karşıma oyuncaklar çıkmıştı. En fazla bir ay dayanabildim ve anaokulundan kaçtım. En nihayetinde yedi yaşıma varıp okula başladım. Okumayı öğrenerek, gerçek anlamda kitaplara kavuştum. Ondan sonra da kitaplar hayatım boyunca en büyük yoldaşım, arkadaşım, tutkum oldu.
13 Mart 2016 Pazar
Yukio Mişima Deli mi, Dahi mi ?
Denizi Yitiren Denizci - Yukio Mişima
21 Şubat 2016 Pazar
Zorba - NİKOS KAZANCAKİS
Yaşam; aslında son nefesimize kadar hayatı anlama çabasından ibaret. Hayatın anlamını çözersek; ölümden korkmayız, mutluluğun sırrına erişiriz, zorluklarla mücadele edecek gücü keşfeder, ömrümüzün kum saati misali hızla aşağı düşen taneciklerini yakalayabilir, böylelikle yaşamı layıkıyla yaşayabiliriz, zannetmekteyiz.
Anlamın sırrına ermek için kimimiz mürekkep yutmuş kağıtlar üzerinde gezinen gözlerimizle kitaplara dalar, kimimiz yaşamı yaşayarak çözümlemek için bodoslamadan hayatın içine.
Peki ya kaçımız anlamın sırrına ererek göçüp gider bu diyardan ?
2 Şubat 2016 Salı
Korku - STEFAN ZWEIG
Yine yeni yeniden Stefan Zweig. Zweig bu sefer "Korku" 'yu anlatıyor, bizlere. Bir sırrın ifşa edilmesinden duyulan korkunun, sonunda insanı o sırrın tutsağı haline nasıl dönüştürdüğünü okuyoruz satırlarda.
Hikaye; kocasını aldatan bir kadının, gizli aşkının, üçüncü bir gözün hapsinde olduğunu fark etmesi ile başlıyor. Sonrasında kadın ve üçüncü şahıs arasında köşe kapmaca misali bir kovalamaca süre gidiyor. Kocasına duyurmamak uğruna, zavallı kadın bu sır dolu diğer kadının şantajlarına göz yumar halde buluyor kendini. Ancak nereye kadar?
Halbuki şantajcı kadının da bir sırrı var, ki kitabın sonunda öğreniyoruz bunu.
31 Ocak 2016 Pazar
Yeşil Peri Gecesi - AYFER TUNÇ
"Riyanın altın çağını yaşadığı bu dünya artık bir çirkef çukurudur. Siz hâlâ bu dünyaya inanıyor musunuz? " Kitabı bitirdiğinizde, bu soruyu kendinize soracaksınız.
Sırça köşklerimizde, öğretilmiş doğrularımızla yaşarken, başka insanları ne kadar kolay yargıladığımızı farkedip, cam bir fanus içindeki başka başka hayatların -ki belki kendi hayatlarımızın bile, ne kadar ikiyüzlü olduğunu anlayarak utanacaksınız.
Ayfer Tunç, Yeşil Peri Gecesinde, kaderin ya da tesadüflerin dibe doğru sürüklediği bir kadının derin intikamlarını anlatıyor. Kadının nasıl metalaştırıldığını, paranın insanı insanlıktan nasıl çıkarttığını, mevki makam uğruna yapılan riyakarlıkları okurken dünyadan iğreniyor, roman kahramanının gizli intikam planları ile bu çirkinliklere açtığı savaşı okurken ise yüzünüzdeki gülümsemeye engel olamıyorsunuz.
Sırça köşklerimizde, öğretilmiş doğrularımızla yaşarken, başka insanları ne kadar kolay yargıladığımızı farkedip, cam bir fanus içindeki başka başka hayatların -ki belki kendi hayatlarımızın bile, ne kadar ikiyüzlü olduğunu anlayarak utanacaksınız.
Ayfer Tunç, Yeşil Peri Gecesinde, kaderin ya da tesadüflerin dibe doğru sürüklediği bir kadının derin intikamlarını anlatıyor. Kadının nasıl metalaştırıldığını, paranın insanı insanlıktan nasıl çıkarttığını, mevki makam uğruna yapılan riyakarlıkları okurken dünyadan iğreniyor, roman kahramanının gizli intikam planları ile bu çirkinliklere açtığı savaşı okurken ise yüzünüzdeki gülümsemeye engel olamıyorsunuz.
13 Ocak 2016 Çarşamba
Amok Koşucusu - STEFAN ZWEIG
Amok Koşucusu, Stefan Zweig'ın okuduğum üçüncü kitabı. Neden ısrarla Stefan Zweig diye sorarsanız, sanırım, yaşam öyküsünden etkilendiğim için, diyebilirim. O'nun; hayatını kendi kararı ile sonlandırışı ve bu sona eşini de beraberinde sürüklemesi, beni çok etkiledi. Yazarın kitaplarında; ölümün, intiharın, insanın kendi yaşamına son verecek raddeye gelişindeki ruh hezeyanlarının izlerini aramaktayım.
İyi edebiyatçıların, gerçekte "iyi" olmalarının gerisinde, yetenek, eğitim v.b. kriterlerin yanında hayat hikayeleri de etkilidir, kanımca. Bu nedenle, çoğu kez yazdıklarından keyif aldığım eser sahiplerinin, hayat hikayeleri de merakımı uyandırır. Hele ki o hikayeler sıra dışı ise, yazarı keşfetmek, o farklı hayatı yaşamanın ona kattıklarını ya da hayatı farklılaştırmasına neden olan karakterini çözümleyebilmek adına, yazdıklarını ısrarla okur, satır aralarına saklanmış anlamları bulmaya çabalarım.
İyi edebiyatçıların, gerçekte "iyi" olmalarının gerisinde, yetenek, eğitim v.b. kriterlerin yanında hayat hikayeleri de etkilidir, kanımca. Bu nedenle, çoğu kez yazdıklarından keyif aldığım eser sahiplerinin, hayat hikayeleri de merakımı uyandırır. Hele ki o hikayeler sıra dışı ise, yazarı keşfetmek, o farklı hayatı yaşamanın ona kattıklarını ya da hayatı farklılaştırmasına neden olan karakterini çözümleyebilmek adına, yazdıklarını ısrarla okur, satır aralarına saklanmış anlamları bulmaya çabalarım.
8 Ocak 2016 Cuma
NESLİŞAH Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Prensesi- MURAT BARDAKÇI
1918'in 3 Temmuz günü Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı olacak olan "Sultan Altıncı Mehmed Vahideddin" tahta geçer. Tahta öylesine gönülsüzce çıkmıştır ki, yakınlarına "Tahta değil, kubura oturdum." diyecektir.
Vahideddin'in bir oğlu iki kızı vardır. Kızlarından Sabiha Sultan'ın güzelliği dillere destandır ve kendisiyle evlenmek isteyenler sıradadır. Bunlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ancak Sabiha Sultan Mustafa Kemal ile evlenmeyi istemez. Lakin yıllar sonra insan ister istemez sormadan edemez; "Bu evlilik gerçekleşmiş olsa idi, acaba Türkiye tarihi daha farklı yazılır mıydı ? "
Rukiye Sabiha Sultan yine hanedan mensuplarından son halife Sultan Abdülmecid'in oğlu Ömer Faruk Efendi ile evlenir. 4 Şubat 1921 'de NESLİŞAH ismi verilen kızları dünyaya gelir. Son Osmanlı padişahı ve son halifenin torunu olacak olan Neslişah'ın doğum kaydı hanedan defterine işlenir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)