2 Şubat 2016 Salı

Korku - STEFAN ZWEIG

KorkuYine yeni yeniden Stefan Zweig. Zweig bu sefer "Korku" 'yu anlatıyor, bizlere. Bir sırrın ifşa edilmesinden duyulan korkunun, sonunda insanı o sırrın tutsağı haline nasıl dönüştürdüğünü okuyoruz satırlarda.

Hikaye; kocasını aldatan bir kadının, gizli aşkının, üçüncü bir gözün hapsinde olduğunu fark etmesi ile başlıyor. Sonrasında kadın ve üçüncü şahıs arasında köşe kapmaca misali bir kovalamaca süre gidiyor. Kocasına duyurmamak uğruna, zavallı kadın bu sır dolu diğer kadının şantajlarına göz yumar halde buluyor kendini. Ancak nereye kadar? 

Halbuki şantajcı kadının da bir sırrı var, ki kitabın sonunda öğreniyoruz bunu. 

Sonra Zweig, hikaye içinde sorgulamalara başlıyor. Korku mu, ceza mı diye. Cezanın korkudan yeğ olduğuna karar veriyor, zaman zaman. Peki ya sırrın ifşası sonrasında duyulacak utanca ne demeli ? 

Ceza çekilir biter de , utanç silinir mi ? Ve yine bu ikilemler arasında, Zweig'ın kaleminin ucunda, sırasını bekleyen ölüm, giriyor sahneye. Çoğu hikayelerinde olduğu gibi, Zweig çıkmazlarda ki baş kahramana, çıkış yolu olarak ölümü gösteriyor. Peki ya sırrına tutsak, utanç dolu kadın, ne yapıyor ? Bunu da siz okuyuculara bırakalım.

Stefan Zweig'ın metinlerinde ölüme çok sık rastlamak, acaba okuyucuya, ben de günün birinde ölümü tercih edeceğim, demenin bir yolu mudur?  Zweig hayatının sonunu da hikayeleri gibi yıllar öncesinden kurgulamış mıdır , yoksa bir anlık hezeyanların neticesi midir intiharı ? Sanırım bu soruların gerçek yanıtlarını hiç bir zaman bilemeyeceğiz. 

Alman Edebiyatı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder