13 Ekim 2016 Perşembe

Yaban - YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

türk edebiyatıYaban; Birinci Dünya savaşı sonrasında bir yanda Kurtuluş mücadelesi, diğer tarafta büyük bir imparatorluğun yıkılıp parçalanma sürecine sahne olan tarih aralığının ruhunu yansıtan bir romandır.

Romanın ana karkteri Ahmet Celal ,cihan harbinde vatanı için kolunu kaybetmiş bir askerdir. Savaş sonrası düşman tarafından işgal edilen İstanbul'a dönmeyi yüreği kaldırmaz. Askerlerinden biri olan Mehmet Ali'nin peşine takılıp, O'nun memleketi olan bir Anadolu köyüne, Mehmet Ali'nin ailesinin yanına yerleşir. Kolunun yokluğu, vatanı uğruna bedenini feda edebilecek denli yüce gönüllü oluşunun simgesidir onun için. İster ki bu ulvi hisleri köylüler de paylaşsın hiç olmazsa onu anlasın. Amma velakin düşündüğü gibi olmaz. Köylüler cehaletin tuzağında, memleketin içinde bulunduğu girdaptan bi haberdirler. O'nu ne anlar, ne de benimserler. Köylüler için adı Yaban'dır artık . 

Yine de üşenmez, Mustafa Kemal'in mücadelesini ,ülkenin işgalini, bu işgale karşı zaferin kazanılacağını anlatmaya çalışır. Fakat karşısındaki halk olayların çok uzağında olduğu gibi millet olma bilincinden bile yoksundur. 

"....Bekir Çavuş:
-Biliyorum beyim, sen de onlardansın, emme.
-Onlar kim ?
-Aha, Kemal Paşadan yana olanlar...
-İnsan Türk olur da, nasıl Kemal Paşadan yana olmaz ?
-Biz Türk değiliz ki, beyim.
-Ya nesiniz?
-Biz İslamız, elhamdülillah... O senin dediklerin Haymanada yaşarlar.
Bekir Çavuşla, artık, daha ziyade konuşmağa mecalim yok. Bir asılmış adam gibi başım göğsüme düşüyor. Bunalıp kalıyorum.
Eğer, bize zafer müyesser olursa bile kurtaracağımız şey, yalnız bu ıssız toprakla, bu yalçın tepelerdir.. Millet nerede? O henüz ortada yoktur ve onu,  bu Bekir Çavuşlar, bu Salih Ağalar, bu Zeynep kadınlar, bu İsmailler, bu Süleymanlarla yeni baştan yapmak lazım gelecektir."

Çok şükür ki bize zafer müyesser olmuş ve Mustafa Kemal Atatürk sadece savaş kazanmakla kalmamış, yepyeni bir devlet de inşa etmiştir.  Bu mücadele sırasında, dünya savaşından çıkmış yoksul ve biçare halkın bu ilgisizliği ve olaylara yeterince vakıf olamayışını romanın da çok güzel yansıtan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, bu bilinç düzeyindeki zayıflık için halkı suçlamaz. Romanın bir bölümünde bu durumun sebebini de yine kendisi verir okuyucuya:

"Eğer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir. Sen ve ben onları, asırlardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlüyaşamak zevkinden mahrumbir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır."

İmparatorluktan Cumhuriyete, kul olmaktan birey olmaya geçiş elbette kolay olmamıştur. Bu değişimi halka anlatmak ise hepsinden zor olan kısmıdır. Bu romanı okurken 90 lı yaşlara gelmiş Cumhuriyet Türkiye'sinin halk ile bağının ne kadar kuvvetli olduğu konusunda endişelerimin olduğunu fark ettim. Hala millet olmak ile ümmet olmayı birbirine karışıtırıyoruz. Bir lidere oy vermek ile biat etmek arasında gidip geliyoruz. Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti'ni ısrarla birbirine çarpıştırıyoruz sanki ikiside bizim tarihimiz değilmiş gibi. 

Kısaca; Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu'nun ıssız coğrafyasında unutulup kalmış halkı yakından tanımak isteyenlere bu roman önerilir. Keyifli okumalar...

yaban
Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU - Yaban

1 yorum:

  1. Yazınız beni lise yıllarıma götürdü. Edebiyat öğretmenimin, ilk köy romanı diye tanıttığı ve okumamı önerdiği "Yaban" ı anımsattığınız için teşekkürler. Cehaletle savaşmak için Ahmet Celallere ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde iyi geldi yazınız.

    YanıtlaSil