4 Ekim 2015 Pazar

Kürtler Cumhuriyet'e Neden İsyan Etti? - AHMET ÖZER

Şeyh Said isyanıGünümüz şartlarına anlam verebilmek, ancak geçmişi bilmek ile mümkün. Özellikle son zamanlarda, ülkemizdeki kaos ortamında, pek çok kavram birbirine girmiş durumda. Terör mü, kürt sorunu mu? Çözüm süreci nerde başladı, nerde bitti, amacına neden ulaşamadı ? Tarafların talepleri nedir? Neyi paylaşamıyoruz? sorularına farklı kesimlerden, farklı yanıtlar verilmekte. Özellikle benim gibi ülkenin batısında yaşayıp, doğusu üzerine ahkam kesmek ise işin en kolayı. Ancak "anlamak" istiyoruz. Anlayabilmek için de yüzümüzü geçmişe dönmek zorundayız. Cevabın geçmişte saklı olabileceğini düşünerek, Ahmet Özer'in kitabını okumaya  karar verdim.

Daha önce Ahmet Özer'e ait hiçbir kitabı okumadım. Bu kitabı da tanıtımı ve başlığına bakarak tercih ettim. Yani bilinçli bir seçim değil, benim için. Bunu özellikle vurgulamamın sebebine gelince; yazar, bugüne kadar, Türk-Kürt sorununda, insanlara sunulan tarihi gerçeklerin, devletin kendi ideolojisine uygun bir bakış açısıyla, bazı noktaların gizlenerek ya da farklılaştırılarak aktarıldığını iddia etmekte. Bir tarihçi olmadığım için bu iddiada ne kadar doğruluk payı var, herhangi bir fikrim yok. Kitabı okurken bazı noktaların bana ters geldiğini de itiraf etmeliyim. Ancak, sonuçta olaylara bakışımda, ayrı bir pencere açtığını da yadsıyamam.

Kitapta başlıca üç bölüm var, bunlar : Şeyh Said İsyanı, Ağrı Ayaklanması ve Dersim. 

Türkler ile Kürtler'in ilk karşılaşmalarının, 1071 yılında, Türkler'in Orta Asya'dan Anadolu'ya girişleri ile başladığını, bu iki halkı bir arada tutan asıl manevi gücün ise din birlikteliği olduğu, kitapta belirtilmekte. Zamanla, Osmanlı döneminde özellikle doğudan gelen saldırılara karşı önemli görevler üstlenen Kürtler'in, gerek Osmanlı'nın parçalanma sürecinde, gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemlerinde, pek çok vaatler ile kandırıldığı, bu vaatlerin fiiliyata geçmemesi üzerine de tepkilerini isyanlar ile ifade ettikleri vurgulanmakta.

Özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde, tüm dünyayı etkisi altına alan ulusal bilinç kavramı, balkanlardaki pek çok halkı kendi uluslarını kurmak adına Osmanlı'dan ayrılıp, bağımsızlıklarını ilan etmeye yöneltirken, Kürt Halkının hem bu bilince fazla varamaması, hem de hilafetin varlığı ile Türk ve Kürt halklarının manevi birlikteliği, bu ayrılışı engellemiştir. Fakat Cumhuriyet'in kurulması akabinde hilafetin kalkması ile bu bağ zayıflamış, daha önce de belirtildiği üzere vaatlerin yerine getirilmemesi ile ilk ayaklanma, Şeyh Sait ayaklanması, vuku bulmuştur. Bu ayaklanma, yazara göre daha çok dini bilinç ile oluşmuş, millet bilinci henüz Kürt halkları arasında hala kuvvetli hissedilir değildir.

Zamanla, ulus bilinci daha da güçlenen Kürt Halkı, ilk kez örgütlü ayaklanmalarını, Ağrı İsyanı ile başlatmıştır. Yine yazara göre, Şeyh Sait ayaklanması sonrasında, devletin salt ayaklanmayı gerçekleştirenlere değil, aynı zamanda suçsuz halka baskı uygulaması, Kürt nüfusun dağıtılıp asimile edilmesi gayretiyle pek çok ailenin zorunlu olarak batıya göçe zorlanması, Kürt halkının öfkesini arttırıp, daha örgütlü isyanlar gerçekleştirme konusunda ,arzularının artmasına sebep olmuştur. Nitekim Ağrı İsyanında, yazarımıza göre devletin hatalı politikalarının payı vardır.

Dersim'i ise yazar, özel bir kategoride irdeler. Onu isyan değil, direniş olarak tanımlamayı daha uygun bulduğunu, bir nevi halkın, devletin politikalarına karşı bir direnişi olduğunu, özellikle vurgular.

Kitabın son bölümünde, devlet eliyle zorunlu olarak batıya göçe zorlanmış Kürt aileler ile yapılan anketlere de yer verilmiştir. 

Burada paylaştıklarım, kitapta okuduklarıma göre, yazarın  konu ile ilgili anlamlandırdığım görüşlerinden ibarettir. Yukarıda da belirttiğim üzere, okurken zaman zaman bana ters gelen, onaylamadığım yerlerde olmuştur. Ancak yine de halkların birbirlerini ötekileştirmek yerine, tüm farklı bakış açılarının ortaya konularak, çözümün bulunması gerektiği kanaatindeyim. Tarihten ders almak, geçmişi bilmek, geleceğin çözümünü ortaya koymak için elzemdir. 

4 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Şeyda Hanım, sitenin sağ tarafında "izleyiciler" başlığı altında "bu siteye katılın" butonuna tıklamanız yeterli.
      Ayrıca takip etmek istemeniz beni mutlu etti, çok teşekkürler.

      Sil
  2. Kitabın içeriğini bilmiyorum ama yazınız objektif olmuş. Napolyon' un ünlü "Tarihi kazananlar yazar." sözüne binaen okullarda okutulan resmi tarihten ayrı olarak yazılan resmi olmayan tarih kitaplarını da okuyarak tarihle yüzleşirim. .. Emeğinize sağlık, GÜZEL BİR KİTAP TANITIMI OLMUŞ.

    YanıtlaSil