22 Şubat 2017 Çarşamba

İnsancıklar - DOSTOYEVSKI

Fyodor DostoyevskiDostoyevski gibi büyük bir yazarı tanımaya hangi eserini okuyarak başlamalı? Bu sorunun yanıtını vermek çok güç. Lise yıllarımda Budala, Suç ve Ceza, Cinler adlı eserlerini okumuştum. Uzun yıllar geçti ve bunca yılın sonunda Dostoyevski'yi bir de bugünkü aklımla yeniden keşfetmek istedim. Bu sefer işe yazarın yazdığı ilk romanını okumakla başlamaya karar verdim.

Böylesine büyük bir edebiyatçının yola ilk çıktığında nasıl bir eser yazdığı, yarattığı hikayenin kurgusu, üslubu kitabı okuma öncesinde beni fazlasıyla meraklandırdı. Bu romanı yazdığında Dostoyevski henüz 23 yaşında imiş. Okuduklarımdan anladığım ilk yapıtında böyle büyük bir ilgi göreceğini kendisi de ummamış. Ancak şair ve edebiyat eleştirmeni dostları bu eseri büyük bir heyecan ile karşılamışlar. Onlar çağlara damgasını vuracak büyük bir dahinin fısıltılarını ya da haykırışlarını duymuşlar İnsancıklar'da.

Kitaba Dostoyevski'nin verdiği isim "Zavallı İnsanlar" ya da "Yoksul İnsanlar" fakat kitap 1954 yılında Türkçe'ye Nihal Yalaza Taluy tarafından "İnsancıklar" adı ile çevriliyor ve bu gelenek ardından gelen diğer çevirilerde de devam ettiriliyor. Ben de "İnsancıklar" tanımlamasını çok sevdim, özellikle kitabı okuduktan sonra bu isim size de daha uyumlu gelecek.

Dostoyevski bu ilk eserini 1846 yılında yayınlamış. Yani kitap takribi 170 yıllık bir geçmişe sahip. Ne demeliyim, işte ölümsüzlük. Yüzlerce yıl sonra dahi yazdıklarınızla binlerce insana ulaşıp, düşüncelerinde yer ediniyorsanız, bunun adı ölümsüzlük değildir de nedir, sorarım size ?

Gelelim kitabın içeriğine, ismine yaraşır bir şekilde zavallı, fakir, acınası insan hallerini anlatıyor. Anlatım tekniği karşılıklı mektuplaşmalar ile örülmüş. Yaşlı bir katip ile genç bir kızın aynı avluya bakan, pencereleri karşıklı pansiyonlarından birbirlerine mektup yoluyla seslenişleri. Bu sırada başta romanın ana karakterleri olmak üzere yan karakterlerinde fakirlik, sefalet yüklü yaşantılarını, hayata tutunma çabalarını seyrediyorsunuz. Bu çaba içinde filizlenen derin bir sevgi var katip ile  genç kız arasında. Öyle incelikli merhamet yüklü bir sevgi ki bu bunu basit bir "aşk" terimi ile ifade etmekten bile çekiniyorsunuz çünkü çok daha ulvi bir his aralarındaki. Konu akışında sevginin fakirliğe yenik düşmesini, ancak paranın da mutluluk getirmediğini sadece çaresizlik anında tutunacak bir tutmaçtan öteye gitmediğini anlıyorsunuz. (Tutmaç kelimesini, Yusuf Atılgan'dan ödünç alıyorum. ) 

Dostoyevski gibi bir dahinin dünyasına açılan ilk kapı, bu nedenle okumanızı öneririm.. Keyifli okumalar...

Rus Edebiyatı

2 yorum:

  1. Dostoyevski'yi okumaya sanırım herkes farklı bir romanıyla başlamıştır. Ben, "Kumarbaz" la başlamıştım. Sara hastası, kumarbaz Dostoyevski' yi merak ettiğimden. :) Sonra da devamı geldi tabii. Vicdan Azabı dendiğinde her zaman aklıma ilk gelen Raskolnikov olur ve onun sancılı düşünceleri.. Bu büyük yazarı yeniden hatırlattığınız için teşekkürler Sevgili Kitap Kurdu. Daha sonraki kitap yazınızı merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  2. ❝Kendisinden hiçbir şey saklamadığımı gördükçe bana olan bağlılığı çoğalıyordu.❞

    Dostoyevski’nin İnsancıklar kitabıyla ilgili yorumum ve sevdiğim alıntılar için tıklayabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/dostoyevski-insanciklar-kitap-yorumu/

    YanıtlaSil