15 Şubat 2017 Çarşamba

Leonardo Da Vinci Bir Ustanın Portresi - BRUNO NARDINI

Rönesans ressamBu kitabı okuyuncaya dek benim için Leonardo Da Vinci sadece Rönesans döneminin tarihi kişiliklerinden biriydi. Ancak bu kitaptan sonra Vinci ile aramda özel bir bağ oluştu. Onun; sorgulayan, araştıran, gözlemleyen kişiliğine hayran olmamak elde değil. O dönemin ilmi ve bakış açısı ile kimsenin sormadığı hatta aklına bile gelmeyecek sorulara kendince cevap arayışları, arayışlar içinde bulduğu yanıtların aslında çağlar sonra ki buluşların ön ayak sesleri oluşu, açıkçası beni çok etkiledi.

"1452. 15 Nisan Cumartesi günü, gece saat 03:00'te bir torunum doğdu. Oğlum Ser Piero'nun oğlu. Adını Leonardo koydular", diye not düşmüştü aile defterine Leonardo Da Vinci'nin büyükbabası.

Vinci gayrimeşru bir çocuk. O dönem İtalya'sında gayrişmeşru çocukların üniversite eğitimi almalarına izin verilmiyor. Bu nedenle Leonardo üniversite eğitimi alamamış. Bence üniversite çok şey kaybetmiş.

Leonardo'nun babası dahil aile büyüklerinin çoğunun mesleği noterlik. Ser Piero oğlunun da noter olacağına kesin gözle bakıyor. Ancak Leonardo da Vinci'nin arzusu elbetteki , resim...

Çocukluğu Floransa'nın bir köyünde dedesi, babaannesi ve amcası ile birlikte doğanın içinde geçen sanatçının ilk çizimleri de doğayla özellikle hayvan çizimleri ile ilgili. 

Ser Piero da oğlunun bu ilgisini fark ederek Rönesans İtalyasında "işlik" adı ile anılan ressamların, heykeltıraşların yetiştirildiği, usta sanatçıların yönetimindeki bir atölyede soluğu alıyor. Verrocchio olarak bilinen Andrea di Cione'nin işliğinde.

Ve aralarında şu konuşma geçiyor ,

-Verrocchio Usta, zor bir vicdan meselesini çözmem için lütfen bana yardım edin.

-Hayhay, Ser Piero. Konu nedir?


-Oğlum Leonardo. Onun yaptığı şu çizimlere bir göz atıp bana samimi görüşünüzü söyleyin. Yeteneği varsa ne ala. Yoksa zorla yaptırmak zorunda kalsam da, benim gibi noterlik yapacak.


Verrocchio çizimleri Ser Piero'nun elinden alıp uzun uzun inceler. 


-Ser Piero, oğlunuzu bana getirin. Gelip burada yaşasın , öteki çocuklarla birlikte. İstediğiniz zaman getirin, hatta hemen. Onu usta birisine dönüştüreceğim. der.


Eve geri dönen Ser Piero oğlunu karşısına alır ve sorar.

-Leonardo ne olmak istiyorsun; noter mi, ressam mı ?

-Ressam der Leonardo. Babası ısrarla sorar


-Emin misin? Resim yeteneğinin olduğundan emin misin? Demek istediğim, sonuncu değil, birinci olacak derecede yeteneğinin olduğundan.


Hiç tereddütsüz yanıtlar Vinci


-Evet.


Leonardo'nun filozof amcası Francesco her zaman yüreğinin sesine kulak vermesini tembih ederek, ekler,


-Bir de,istediğini değil, içinden geleni yap.


Ve böylelikle Leonardo Da Vinci'nin sanat yolcuğu başlar.

Kitap boyunca sanatçının Floransa'dan ayrılışını, Milano'ya, Venedik'e yolculuklarını, eserlerini hangi koşullarda nerde nasıl yaptığını, özellikle en bilinen Kayalıklar Madonnası, Vitrivius Adamı, Mona Lisa'nın yapım öyküsünü okuyarak ilerliyorsunuz. Her satırda bu dahi adamın büyüsünü üzerinizde daha da hissederek. 


Örneğin bir yerde arkadaşına şunları söylüyor; "Zor. Akıl olmadan, kendi deneyimine dayanarak ve gözüyle gördüklerine göre çizen ressam, karşısına koyulmuş her şeyi taklit eden ama hiçbiri hakkında bilgisi olmayan ayna gibidir. Biz bilgiyi arıyoruz, çünkü yalnızca bilgi sayesinde nesnelere ilişkin kesinliğe ulaşabiliriz. " Bunu söyleyen bir adam ressamdan öte bir bilge değilde nedir? 

Kitapta O'na dair öyle ilginç anekdotlar var ki; salt bir ressamdan öte bir bilim adamı ile karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz. Örneğin Leonardo kadavraları da inceliyor. Onları kesip biçerek insan bedenini anlamaya çabalıyor. Mesela ruhun penceresi diye hitap ettiği gözü incelemek için, kadavradan aldığı gözü yumurta akına bulayıp kaynar suda haşlıyor. Böylelikle yumurta keser gibi gözü parçalara ayırıp içini inceliyor. Yani Leonardo tablolarındaki her şeyi sanki öncesinde bizzat yaşıyor. 

O'na dair yine bir başka not; yaşadığı dönemden yüzyıllar sonra keşfedilecek olan "dalgıç" kıyafetini Leonardo'nun bizzat tasarladığını söylesem, üstelik bunu Venedik kıyılarına yanaşacak olan Türk kadırgalarının altına patlayıcı yerleştirilebilmesi amacıyla düşündüğünü. Bu nedenle içi su dolu bir teknede gözlüklü maskeyi, hava kapakçığını, su sızdırmayan tulumu ile deneyler yaptığını...

Özetle Leonardo kesinlikle sıradışı bir karakter. Bu kitabın her sayfasında O'nu tanımanın hazzını yaşayacaksınız. Keyifli okumalar...


Kitap

1 yorum:

  1. Da Vinci'yi hem ressam hem de çağının ötesinde yaptığı buluşlarıyla tanıyordum. Daha iyi tanımak için bu biyografik kitabı en kısa zamanda alıp okuyacağım. Tanıtım için teşekkürler.

    YanıtlaSil