7 Temmuz 2015 Salı

Aylak Adam - YUSUF ATILGAN

Hayat bir arayış aslında. Aylak adamın ise bu arayış için zamanı çok. Parası olan ama zengin olmayan bir adam Bay C. Kitabı okurken O'nun insanları gözlemleyişi, olayları yorumlayışı sizi şaşırtacak. Kitapta geçen bir ifade var: "Seni, içinin demir parmaklıklarından azad edeceğim" diyor. Aslında hikaye baştan sona, kahramanımızın kendisini geçmişinden azad etme çabası. Başarıyor mu derseniz, bence çok yaklaşıyor. Kitabın sonunda bunun kararını sizler vereceksiniz. 

Bay C., hayatın tek düzeliğini, insanların can sıkıntılarını giderme gayreti ile kendilerine yeni yollar arayışını, bu sırada daha monoton bir hayatın girdabında kayboluşlarını anlatırken, O'nun aylaklığına hak vermemek elde değil.

"Kim bilir, iç sıkıntısı olmasa, belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı. 'İş avutur' derdi babası. O böyle avuntu istemiyordu. Bir örnek yazılar yazmak, bir örnek dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş dedikleri. Kornasını ötekilerden başka öttüren bir şöför, çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendi kendini tekrarlıyordu. Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak"

Gençken idealler büyüktür. Hayata farklı bakılır, farklı yorumlanır ve illaki iddia edilir; fark, yaratılacaktır. Sonra ya yenilikten korkulur, ya çaba gösterecek güç bulunmaz, alışkanlıkların uysal limanına demir atılır. Hayat; aradıklarımızı bulamadan ya da arayıştan vazgeçerek sonlanır. İşte Aylak Adam, bu düzene karşıdır. Aradığını bulur bulamaz, ama aramaktan vazgeçmez. 

İnsanların yaşamak zorunda bırakıldıkları hayatı değiştirme gayreti yerine, sessizce kabullenişlerini üstelik rahatsız edici detaylara zamanla nasıl kör ve sağır kalabildiklerini bakın nasıl bir örnek ile anlatır. 

Bir gün bir bankaya girer, etrafına bakınır ve şöyle hisseder. "Her sefer önce yazı makinelerinin bu korkunç tıkırtısını duyardı. Birbirine çarpan çeliklerin sesini andırıyordu. Sonra başka sesler de ayrılırdı: Kağıt hışırtısı, konuşmalar, sandalye gıcırtıları. Bodur sütunlu, kocaman salonda çalışanlara baktı. Yoksa sağır mıydılar?"  Gerçekten yoksa sağır mıyız ?

Sadece bireysel ya da toplumsal değil, ikili ilişkilerimizdeki sıradanlıkta yazarın gözlemlerinden payına düşeni alıyor. "Çevrene bakmıyor musun ? En mutlu görünenlerine bile? Bütün bunlar üç oda, bir mutfak, iki çocuk düşü ile başlıyor. Sonra? Haydi bayanlar, baylar ! Bu fırsatı kaçırmayın. Siz de girin, siz de görün. Üç perdelik dram. Birinci kısım: Dağlar dümdüz. İkinci kısım: Ne çok tepe ! Üçüncü kısım: Ova batak. Bugünlük bu kadar baylar. İyi geceler, yarın yine bekleriz. "

Yusuf Atılgan edebi bir ustalıkla kimi zaman yazarı, kimi zaman roman kahramanını, kimi zaman da kahramanımız ile ilintili diğer kişileri konuşturarak, farklı gözlerden algılamamızı sağlıyor konuyu. İnsan oğlunun yaşam boyunca gerçek sevgiyi arayışı, bu arayış sırasında sıradanlığa, alışkanlıklara yem oluşunu görüyoruz. Kitabın sonlarına doğru en güzel haliyle özetliyor bunu :

"-Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur, kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez.... Ben toplumdaki değerlerin iki yüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi. 
......
-Senin  aradığın kadın dünyada yok, dedi.
-Var! O olmasaydı, ben olmazdım....

Kitabı okumaya başladığımda ilk önce kendimi konunun içine dahil etmekte zorlandım. İlk yirmi sayfadan sonra yavaş yavaş konu çözülmeye başladı. Benim için de daha anlaşılır olmaya. Bunun üzerine yeniden başa dönüp sindirerek ilk bölümü tekrar okudum. Aylak adamın, yazarın ve diğer kahramanların ayrı ayrı bakışları ile hayatı irdelemek zevkliydi. Arayışın heyecanını sonlara doğru çok daha fazla hissettim. Ve Aylak Adam olmanın düşünüldüğü kadar kolay ve rahat olmadığını artık iyi biliyorum. 

2 yorum:

  1. Yazına bayıldım! Hemen alıp bende okıcam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler :) kitaptan da zevk alacağını umuyorum... keyifli okumalar...

      Sil