2 Temmuz 2015 Perşembe

Satranç - STEFAN ZWEIG

Stefan Zweig“Hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem hayal gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşenleri sınırsız, hem sürekli gelişen hem de kısır, hiçbir şeye götürmeyen bir düşünme, hiçbir şeyi hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlığıyla bütün kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez, bütün halklara ve bütün zamanlara ait tek oyun.” 

Kitapta "Satranç"ın tanımı böylesine mükemmel ifadelerle sunuluyor okuyucuya. Hikaye satrancı mihenk taşı olarak alıp kurgusunu şekillendirse de verilmek istenen mesaj, anlatılmak istenen olgu çok farklı. Özetle bu kitabı okurken satranç isimli oyunun varlığından haberdar olmanız yeterli, derinlemesine oyun kurallarını bilmenize gerek yok. Elbette oyunu gerçek anlamda bilenler için, kitabı okumak çok daha zevkli olabilir.

Roman kahramanımız Dr.B. naziler tarafından işkence odası tabir edilen bir otel odasına kapatılıp "hiç"lik ile baş başa bırakılan bir adamdır.  Yalnızlığı, sessizliği, iç sorgulamaları ile baş başadır. Yazar bu durumu kitapta şu sözlerle ifade eder:  "Yeryüzünde hiçbir şey, insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz". 

Çıldırma noktasına gelen kahramanımız bir gün sorgu odasına götürülüp ifade verdiği sırada, köşede asılı duran subayın paltosunun cebinde bir kitap fark eder. Hiçliğinden O'nu alıp çıkaracak bir kurtarıcı gözüyle bakar kitaba ve fark ettirmeden usulca alıverir onu oradan. İşkence odasına geri götürüldüğünde usulca kitabı açar. Bu bir satranç kitabıdır. 20.yy'ın faşist dünya düzenine başkaldırının sembolü haline gelir, satranç öğrenme çabası. Yatak çarşafı satranç tahtası, ekmek kırıntıları piyonlar, atlar oluverir. Oyunlar kurgulanır zihnin hayal gücü ile. 

Gün gelecek roman kahramanımızın oda hapsi bitecektir. İnsanları küçümseyen dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile yenilgi bilmeyen hırslı Mcconnor arasındaki satranç maçının sessiz takipçisi iken buluverir kendini. Daha sonra bizzat oyunun içindedir. Engin satranç bilgisi ve hayal gücü ile alt eder şampiyonu ve şaşkına çevirir Mcconnor'u. Tıpkı insanlığın işkence ve baskılara meydan okuması gibi.

Kitap aslında roman değil, uzun hikaye denilebilecek kısalıktadır. Vaktiniz var ise, bir iki günde bitirmeniz mümkündür. "Hiç"likte kaybolmak, yok oluş anında yeniden var olabilme mücadelesine tanık olmak isteyenlere önerilir.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder