Geçmişi asık yüzlü
tarih kitaplarından okumak, olaylara ön yargısız ve objektif bakabilmek adına
en doğru yol olsa da; bir sinema filmi ya da bir romanın içinden geçmişe
bakmanın yeri bir başkadır. Tarihteki bir olayı, bir roman kurgusu içinde,
yazarın hayal dünyası ile harmanlayarak, farklı bir bakış açısı ile görmek,
geçmişi anlamayı kolaylaştırdığı ölçüde, kolay kolay unutmamamızı da
sağlar.
"Meyyale"
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerini, gerçek bir yaşam hikayesinden yola
çıkarak anlatan bir roman. Dönemin siyasi ve uluslararası gelişimlerinin
gerisinde kalmış bir imparatorluğun, bir yandan kendini yenileme çabalarını, bu
çabalara engel olma gayretlerini, taht kavgalarını, iktidar ve gücü elinde
bulunduranların bir günde al aşağı edilebildiği güvensiz bir ortamı, duru bir
dille, fazla süslemeden anlatmış yazar.
Kitaba adını veren
"Meyyale" karakteri gerçekte yazarın, yani Hıfzı Topuz'un, annesinin
anneannesi. Bu ise, eseri özel kılan en önemli ayrıntı kanımca. Yazar ,bizzat
kendi ailesine ait bir hikayeyi paylaşıyor okuyucuyla.
1857 yılında,
Ruslar'ın Kafkasya'ya saldırısı üzerine o bölgede yaşayan Çerkez, Ubıh, Abhaz
kökenli ailelerin kadın ve çocukları, zoraki bir göçe mahkum olurlar. Uzun ve
zorlu bir yolculuktan sonra İstanbul'a ulaşır, bir caminin avlusunda
toplanırlar.
O dönem, Osmanlı
İmparatorluğu'nun başında, II.Mahmut'un Bezmialem Sultan'dan olma oğlu
Abdülmecit bulunmakta, Pertevniyal Sultan'dan olma diğer oğlu Abdülaziz ise
kendi sarayında, iktidar sırasının kendisine gelmesini beklemektedir. Devlet
geleneklerine göre, henüz tahta geçmemiş şehzadelerin çocuk sahibi olmaları
yasak olsa da, Abdülaziz'in Dürrinev Sultan'dan Yusuf İzzettin adı verilen bir
oğlu olmuştur. Pertevniyal Sultan, küçük torununa arkadaş bulma umuduyla,
Kafkas göçmenlerinin toplandığı cami avlusunda, seçtiği bir anne kızı sarayına
götürür ve küçük kıza Meyyale adını verir.
Roman Meyyale'nin
hayatı üzerine kurgulanmış olsa da, kitabın büyük bir kısmında daha çok Osmanlı
Hanedanı'nın taht mücadeleleri, entrikaları, yenileşme çabaları, ayaklanmalar
anlatılır. Anlatım dili bir hikaye dili içerisinde süslenerek değil de, tarih
kitaplarına yakın bir sadelikte gerçekleştirilmiştir. Kitabın sonlarına doğru
Meyyale'yi daha yakından tanıma fırsatını bulabiliriz.
Tarihi anekdotlar
ise oldukça ilgi çekicidir. Abdülaziz'in nasıl tahttan bir gecede
indirildiğini, sonrasında nasıl intihar ettiğini, Pertevniyal Sultanın,
padişah analığından sonra sokaklara düşmüş perişan hallerini okumak, hem
hüzünlü hem düşündürücüdür.
Osmanlı
imparatorluğunun son dönemlerine ait ilginç karakterler de kitapta yerini
almıştır. Abdülaziz döneminde sadrazamlık yapmış Mithad Paşa bunlardan biridir.
Abdülaziz'i tahttan indiren darbenin kurgulayıcılarından olan Mithad Paşa'nın,
önce V.Murat'ı ardından da II.Abdülhamit'i tahta nasıl geçirdiğini, ancak
sonunda idama mahkum edilerek öldürülüşünü, romanın satır aralarında keşf
etmeniz mümkün. Yine Çırağan Sarayını basarak II.Abdülhamit'i tahttan indirmeye
kalkan "Sarıklı İhtilalci" Ali Suavi ile Yedi Sekiz Hasan Paşa'nın bu
lakabı neden aldığının hikayesi de kitapta saklı.
Bunlar Meyyale'nin
yaşadığı dönemi anlayabilmemiz için satır aralarına sıkıştırılmış bölümler. Kahramanımızın
saraylarda başlayıp, Anadolu'ya uzanan, sonlara doğru trajik bir hal alan,
İstanbul'da derin bir inziva ile sonlanan hayat dramını hayalimizde
canlandırırken, kitabın sonuna yerleştirilmiş siyah beyaz fotoğraflar,
geçmişten bugüne tahayyül etmeye çalıştığımız imgeleri somutlaştırmaya gayret
eder gibi.
Uzun bir tatil yaptınız sanırım, hoş geldiniz :)
YanıtlaSilYokluğumun fark edilmesi ne hoş :) Tatil değil de yaz rehaveti diyelim.. :)
Sil