
Bu kitabı keşfedinceye dek Handan Öztürk'ün varlığından haberim yoktu.1923-1924 yıllarında gerçekleşmiş, Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi'ne dair, ciddi yüzlü tarih kitaplarını araştırıyordum. Ancak tarihi; romanlardan, filmlerden dinlemenin tadı da bir başkaydı. İşte bu arayış, beni "Mübadil" ile karşılaştırdı. Handan Öztürk hem yönetmen, hem de yazar olunca, kitap bir sinema filminin sürükleyiciliği ile anlatımının edebi üslubu açısından takdire şayandı.
Özünde; bir Rum kızı ile Türk gencinin göç dalgası ile ayrılan yolları ve yeniden bir araya gelme mücadelelerini konu alıyor kitap. Ancak; bu büyük ve tutkulu aşkın gerisinde, göçün yaşattığı dramlar, onlarca farklı karakterin hikayelerini de dinlemenize vesile oluyor. Anadolu'nun çetin koşullarında, sürgün edilmiş bir halkın ölüm kalım savaşına, Mersin Limanından Akdeniz'e açılan sonu belirsiz yolculuğa, Yunan topraklarında iki farklı toplumun aynı acıda birleşmesine şaşkınlık, hayret ve derin bir üzüntüyle tanıklık ediyorsunuz.
Göçün, halklar üzerindeki derin acısı kitapta öyle içtenlikle anlatılmış ki, okurken yaşarcasına zaman zaman gözyaşlarınıza hakim olamıyorsunuz. Kitap göç kadar aşkın sınırları aşan tutkusunu da çok başarılı bir şekilde okuyucuya yansıtmayı başarmış. Altı yüz sayfalık kitabın her satırında İra ile birlikte Enis'e ulaşma çabasına siz de dahil oluyorsunuz.
Siz de vatan kavramını bir daha sorgulamak, halklara yaşatılan derin acılara bir roman sürükleyiciliği ile eşlik etmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız. Hem gerçek aşkın anlamını yeniden keşfedecek, hem de yaşadığımız coğrafyadaki acıları hissedeceksiniz.
Aşağıdaki videoda dinleyeceğiniz ezginin yüreğinize dokunuşu gibi, bu kitap da derinlerde bir yerde içinizi ısıtacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder